Açık bir gecede, yukarıdaki yıldızlar aşağı yukarı eşit olarak dağılmış gibi görünebilir. Ancak durum böyle değildir – tüm yıldızlar, evrendeki galaksileri örümcek ipliği gibi birbirine bağlayan ve arada anlaşılmaz derecede büyük hiçlik alanları bırakan devasa bir kozmik ağın parçasıdır. Şimdi, 29 Haziran’da The Astrophysical Journal Letters’da yayınlanan iki makalede, bilim insanları bu devasa kozmik otoyolun neredeyse evrenin şafağına kadar uzandığına dair kanıtları detaylandırıyor.
James Webb Uzay Teleskobu’ndan elde edilen verileri kullanan gökbilimciler, 3 milyon ışık yılı boyunca uzanan, birbirine yakın 10 galaksiden oluşan devasa, gazlı bir iplikçik keşfettiler. Araştırmacılara göre, bu eski gaz ve yıldız filamenti kozmik ağın bilinen en eski ipliğini temsil ediyor olabilir.
Arizona Üniversitesi’nde gökbilimci ve araştırma ekibinin bir üyesi olan Xiaohui Fan yaptığı açıklamada, “Bu filamentin ne kadar uzun ve ne kadar dar olduğu beni şaşırttı” dedi. “Bir şey bulmayı bekliyordum ama bu kadar uzun, belirgin şekilde ince bir yapı beklemiyordum.”
Yeni keşfedilen filament, evren gençken – Büyük Patlama’dan sadece 830 milyon yıl sonra – oluşmuştur. Merkezinde kuasar olarak bilinen süper kütleli bir kara delik bulunan son derece parlak bir gök cismi tarafından demirlenmiştir.
Bu parlak kara delik, bilim insanlarının ilk etapta tendrili keşfetmelerinin nedenidir. Fan ve ekibi, en eski kara deliklerin galaktik evrimi nasıl etkilediğini incelemeyi amaçlayan ASPIRE (Reiyonizasyon Çağında Önyargılı Halelerin Spektroskopik Araştırması) projesinin bir parçası olarak çalışıyor. Burada tespit edilen kuasar, projenin hedeflediği 25 erken evren kuasarından biriydi.
Arizona Üniversitesi’nden astrofizikçi ve programın baş araştırmacısı Feige Wang yaptığı açıklamada, “Bu, insanların uzak bir kuasarla ilişkili olarak bulduğu en eski ipliksi yapılardan biri” dedi.
Araştırmacılar, kara deliklerin, maddeyi bir araya getirmek için yerçekimi kuyuları gibi davranarak ve bazen de son derece aktif kuasarların etrafında kırbaçlanan “kozmik rüzgarlar” üzerinde uzaklara fırlatarak kozmik ağın oluşmasına yardımcı olduğunu varsayıyorlar. Rüzgârlar onları evrenin dört bir yanına çekse bile yerçekimi bu yıldız ve toz iplikçiklerini birbirine bağlı tutuyor.
Araştırmacılar sonunda bu filamentin, Dünya’dan yaklaşık 330 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan Coma Kümesi’ne benzer bir galaksi kümesine dönüşeceğini düşünüyor.
Bir yanıt yazın