Google ve Holocene karbon yakalama teknolojisi anlaşması

WebMola
4 Min Read

Google, karbon emisyonlarını azaltmak için teknolojik çözümleri destekleme stratejisi doğrultusunda, karbon giderim teknolojileri üzerine çalışan Holocene ile bir ortaklık kurduğunu duyurdu. Bu anlaşma kapsamında Google, Holocene’in doğrudan hava yakalama (DAC) teknolojisi ile atmosferden karbondioksit (CO2) toplamasını desteklemek amacıyla 10 milyon dolarlık bir yatırım yapacak. Şirket, bu anlaşma çerçevesinde ton başına 100 dolar karşılığında karbon giderim kredileri satın alacak. ABD Enerji Bakanlığı, bu fiyatın DAC teknolojisinin ekonomik açıdan uygulanabilir bir seçenek haline gelebilmesi için hedeflenen sınır olduğunu belirtiyor.

Doğrudan hava yakalama teknolojisi, atmosferdeki karbondioksiti toplama ve bu gazı yer altındaki depolama alanlarına gönderme üzerine kurulu. Bu teknoloji, teoride karbon emisyonlarını azaltmak adına büyük potansiyel taşısa da şu ana kadar yüksek maliyetler ve teknolojik zorluklar nedeniyle geniş çaplı bir uygulama alanı bulmakta zorlanıyor. Google, Holocene’e sağladığı bu finansal destek ile firmanın 2030’ların başına kadar 100.000 ton karbondioksiti atmosferden yakalayarak yer altına depolamasını hedefliyor. Aynı zamanda, bu iş birliği, Holocene’in bu alandaki teknolojisini daha da geliştirip maliyetleri azaltmasına yardımcı olacak.

Google’ın karbon emisyonları konusundaki bu hamlesi, şirketin uzun vadeli çevre hedeflerine uygun bir adım olarak öne çıkıyor. Google, yıllar içerisinde karbon dengeleme projelerine büyük yatırımlar yaptı ve bu sayede tüm “karbon mirasını” ortadan kaldırdığını iddia ediyor. Şirketin daha geniş hedefi ise 2030 yılına kadar tamamen karbon nötr bir yapıya geçmek. Ancak bu hedeflere rağmen, son beş yıl içinde Google’ın sera gazı emisyonlarında kayda değer bir artış yaşandı. Özellikle yapay zeka teknolojilerinin yoğun kullanımına bağlı olarak veri merkezlerinin enerji talebi artarken, şirketin karbon emisyonları yüzde 50 oranında yükseldi. Bu durum, Google’ın sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda karşılaştığı zorlukları gözler önüne seriyor.

Doğrudan hava yakalama teknolojisi neler vadediyor?

Doğrudan hava yakalama, çevresel sürdürülebilirlik için umut verici bir teknoloji olsa da, bugüne kadar geniş çaplı kullanımı sınırlayan birçok sorunla karşı karşıya kaldı. Teknolojinin temel mantığı, havadaki karbondioksiti filtreleyerek toplamak ve bu gazı daha sonra güvenli bir şekilde yer altı rezervuarlarına depolamaktır. Ancak bu işlemin gerçekleştirilmesi oldukça yüksek maliyetler gerektiriyor ve büyük ölçekli projelerde yeterince verimli bir çözüm üretilemiyor. Holocene, bu zorlukları aşmak için yeni yaklaşımlar geliştiriyor ve Google gibi büyük ölçekli yatırımların bu teknolojinin gelecekte daha uygun maliyetli bir çözüm haline gelmesine yardımcı olacağını savunuyor.

Google’ın, bu teknolojiye yönelik desteği, sadece çevresel sorumluluk çerçevesinde değil, aynı zamanda bu alanda yenilikçi çözümler bulma arayışıyla da ilgili. Holocene’in geliştirdiği teknoloji, dünya genelinde karbon salınımını azaltmaya yönelik daha büyük çabaların bir parçası olarak değerlendirilirken, Google gibi teknoloji devlerinin bu tür girişimleri desteklemesi bu teknolojilerin gelecekte daha fazla benimsenmesini sağlayabilir.

Google’ın veri merkezleri ve yapay zeka işlemleri, yüksek enerji taleplerine sahip olduğu için şirketin çevre üzerindeki etkisini artırıyor. Bu bağlamda, karbon yakalama ve depolama çözümleri, Google’ın operasyonel ihtiyaçları ile sürdürülebilirlik hedeflerini dengelemeye yönelik bir çözüm olarak öne çıkıyor. Her ne kadar karbon dengeleme politikaları geçici bir çözüm olarak değerlendirilse de, uzun vadede karbon giderim teknolojilerinin daha fazla yatırım alması ve ölçeklenmesi gerektiği üzerinde duruluyor.

Google’ın Holocene ile yaptığı bu iş birliği, teknoloji devlerinin sürdürülebilirlik konusundaki adımlarını ve doğrudan hava yakalama teknolojisinin gelecekte nasıl bir rol oynayabileceğini daha net bir şekilde ortaya koyuyor. Google’ın desteği, bu tür teknolojilerin geliştirilmesi ve daha geniş çapta kullanılabilir hale gelmesi için büyük bir önem arz edecektir.

Share This Article
Leave a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir