
Türkiye’de Enes Batur, Orkun Işıtmak, Danla Bilic gibi isimler ve daha niceleri… Yurt dışında ise MrBeast, Emma Chamberlain, Marques Brownlee (MKBHD) gibi içerik üreticileri, geleneksel medya yıldızlarını geride bırakacak kadar geniş ve sadık bir izleyici kitlesine sahip. Sadece eğlendirmiyorlar; ekonomi yaratıyor, kampanya yönetiyor, marka inşa ediyorlar. Bir kamera, bir mikrofon ve biraz yaratıcılıkla milyonlar kazanmak, artık istisna değil. Bir makyaj videosu, bir yemek tarifi, bir challenge… Görünen o ki artık bir ekranın karşısına geçmek için kamera arkasında ekipler gerekmiyor. Sadece bir telefon, bir fikir, biraz algoritma bilgisi ve bazen de şans yeterli.
TikTok, YouTube Shorts ve reels ise şöhreti daha da hızlandırdı. 15 dakikayı değil, 15 saniyeyi bile çok görüyor artık. Bir dans, bir mimik, bir komik an: Bittiğinde takipçiler binlere, milyonlara ulaşabiliyor. Sadece Justin Bieber veya Rebecca Black gibi isimler değil; artık herkes, her yerden, her yaşta bu dijital sahneye adım atabiliyor.
Ama soru şu: Bu şöhret kalıcı mı? Yoksa Warhol’un dediği gibi gerçekten 15 dakikalık mı? Yoksa bir çok TikToker gibi 15 saniyeden mi ibaret?
İşte burada başlıyor sosyal medya savaşları. Kalıcı olmak, görünür olmak, etkileşim almak, “trendlere girmek”… Bunların her biri birer dijital mücadele alanı.