
Çünkü orada yargı yok, terk edilme korkusu yok, açıklama yapma zorunluluğu yok. Kulağa konforlu gibi geliyor, değil mi? Ama tam da bu yüzden riskli. Çünkü konfor, her zaman şifa getirmez. Bazen sadece kaçınmayı kolaylaştırır. Tıpkı ACT (Kabul ve Adanmışlık Terapisi) yaklaşımının söylediği gibi: “Acıdan kaçarken, anlamdan da uzaklaşırız.” Gerçek bir ilişkide mübadele var, karşılık var, tartışma var, geri çekilme var, birlikte regüle olmak var. bunlar ilişkiye dair sorumluluklar ve hepsi hakiki bir bağa hizmet ediyor. Seni üzmeyen seni gerçekten mutlu edebilir mi? Barışmak ve baştan başlamak elimizden alınmış kavramlar. Yapay zeka sırdaş olabilir mi bilinmez ve aynı zamanda çok fazla sır vermek derin yaraların görmezden gelinmesidir.
2023’te American Psychological Association tarafından yapılan bir araştırma, yapay zekâ ile duygusal bağ kuran bireylerin kısa vadede rahatladığını ancak uzun vadede sosyal izolasyonlarının derinleştiğini ortaya koydu. Çünkü bir bot, size ‘anlatabilirsiniz’ der. Ama ‘gerçekten anlaşılmak’, sadece insanla mümkün olur. CFT (Şefkat Odaklı Terapi) bakış açısıyla düşündüğümüzde ise, yapay zekâ tehdit sistemimizi sakinleştirebilir ama şefkat sistemimizi harekete geçiremez. Çünkü göz teması, ses tonu, birlikte susma hali gibi bedensel-ruhsal regülasyon unsurları sadece insani ilişkilerle mümkün olur.
Bu çağın en büyük ikilemi belki de şu: Bağ kurmak istiyoruz ama bağa tahammül edemiyoruz. Görünür olmak istiyoruz ama görülmek bizi çıplak hissettiriyor. Oysa hiçbir algoritma, bize bir dostun sessizce omzumuza dokunmasının bıraktığı izi veremez.
Yapay zekâyı araç olarak kullanmak mümkün. Ama iyileşmek için hâlâ bir insana ihtiyacımız var. Çünkü insanı ancak insan anlar.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio